Akra’da düzenlenen AKRA TALKS etkinliklerinde bu kez Milli Takım ve Galatasaray’da kazandırdığı başarılarla ilklere imza atan deneyimli basketbol koçu Ergin Ataman vardı. Koç, basketbol özgeçmişi ve başarılarından yola çıkarak yaptığı konuşmada sadece bir koç olarak değil, bir motivasyon konuşmacısı olarak da ne kadar başarılı olduğunu kanıtladı.
Ülkemiz basketbol tarihinde yurtdışında da kazandığı başarılarla ilklerle dolu bir kariyere sahip olan deneyimli basketbol koçu Ergin Ataman, Akra’da düzenlenen ‘Akra Talks’ (Akra Sohbetleri) etkinliklerinin bu haftaki ilk konuğu oldu. Yapımcı Elif Dağdeviren’in moderatörlüğünde düzenlenen söyleşide Ataman, sporda başarıya giden yolda maçtaki fiziksel gücün ötesinde, saha dışında konsantrasyonun önemini anlatırken, kendisinin ve oyuncularının motivasyonlarını yükseltmek için yıllardır uygulayıp olumlu sonuçlar aldığı yöntemlerden söz etti. En önemli felsefesinin yenilgilerle yenilmeyip ders çıkartmak ve başarıya uzanan yolda hedeflerine odaklanarak çalışmak olduğunu belirtti.
Konuşmasına; “Dünyanın en güzel şehirlerinden birinde, Antalya’da basketbol konuştuğum için şanslıyım” diyerek başlayan Ataman, “Yılın 365 gününün 130 günü maçla gerisi de antrenmanla geçiyor. Yazın milli takım, ardından Euro Lig maçları, sezon derken burada geçirdiğim saatler bana rehabilitasyon gibi geldi” dedi.
“Basketbolcular da İnsandır”
Basketbolcuların da insan olduğunu söyleyen Ataman, yaptıkları işin bir meslek olduğunu, sadece antrenman yapmanın yeterli olmadığını, her meslekte olduğu gibi sporda ve basketbolda da konsantrasyonun önemini anlattı.
Kariyerindeki satırbaşlarından söz eden ünlü koç, “Önemli olan hedefinizdir ve o hedefe kilitlenmeniz gerekir” dedi. Özeleştirilere açık olmanın önemini anlatırken; “Kendini tanımak, neyi yapıp neyi yapamayacağınızı bilmek önemlidir. Basketbola okulda başladım ama 18 yaşıma geldiğimde 1. ligde çok iyi bir basketbol oyuncusu olamayacağımı anladım. Basketbolu bırakacağıma, bu spora ve basketbol camiasına olan sevgim yüzünden kendimi hoca olarak eğitmeye karar verdim. 19 yaşımda minik takımlara hocalık yapmaya başladım. 22 yaşında Efes Pilsen’de Türkiye’nin basketbol konusunda en deneyimli ismi Aydın Örs’ün yanında yardımcı antrenör olmuştum. Stanford’da basketbol araştırmalarına katıldım. 30 yaşımda A takım antrenörü, 32 yaşımda Avrupa şampiyonu oldum. İstediğim iyi bir hoca olmaktı, hedefe kilitlendim, ve başarılar birbirini ardına geldi.” dedi.
“İnsanlar benim egomun çok yüksek olduğunu söylüyor, yüksek olan egom değil özgüvenim. Özgüvenim yüksek çünkü bunun için çok çalıştım.” diyerek devam etti.
“Gerektiğinde acımasızca kendimi eleştiririm”
Sporcularını da her zaman aynı doğrultuda motive ettiğini ve bunun konsantrasyonlarını hep güçlü tutmak için gerekli olduğunu söylen Ataman, “Bunun da dozajını iyi ayarlamak gerek, fazlası da konsantrasyonu bozabilir” dedi..
Maç günlerinde karısı dahil kimsenin telefonlarına bakmadığını söyleyen Ergin, aksi takdirde konsantrasyonunun bozulacağını, oyuncularından da aynı şeyi talep ettiğini söyledi. Özellikle sosyal medyada yapılan olumsuz yorumların maç günlerinde oyunculara negatif etki edebileceğini, bugünün en büyük sorunlarından birinin de bu olduğunu ekledi.
Her maçı kazanmanın elbette mümkün olmadığını ancak kaybedilen maçlardan sonra pes etmeyip, tam tersine ders alarak bir sonrakine daha da hırsla hazırlanmanın başarı için ne kadar önemli olduğunu anlatan Ergin, esas yenilgininse bir maç kaybından sonra çökmek, esas başarının da sonuca odaklanıp ayağa kalkmak olduğunu anlattı. Her zaman başarı için hırslı olduğunu belirtirken, “Eleştirilerin en acımasızını da herkesten önce ben kendime yapıyorum” dedi.
Motivasyon için herkesin iyi bir dosta, iyi bir mentora ihtiyacı olduğu gibi kendisinin de olduğunu söyleyen başarılı koç, “Benim için o isimlerden biri de Cem Kınay’dır” dedi.
“Oğlum, LeBron James’i GS’ye transfer etmemi istiyor”
Antalyalıların yoğun ilgisiyle karşılanan sohbete, eşi ve 6 yaşındaki oğlu Sarp’la birlikte gelen Ergin Ataman, oğlunun sürekli kendisine NBA yıldızlarından LeBron James’i transfer etmesini söylediğini, televizyonda hep basketbol izlediğini, Galatasaray maçlarının hiçbirini de kaçırmadığını anlattı. Bu keyifli sohbet yaklaşık iki saat sürerken ardından imza ile devam etti.
